Köpekler, tanıdık ve tanıdık olmayan insan dillerini ayırt etme yeteneğine sahiptir.Onlar insan dillerini ayırt eden ilk insan olmayan varlıklardır. Köpek cinsleri arasında bir farklılık olup olmadığı konusu is henüz aydınlanmış değil ama elbette köpek cinslerinin zeka seviyelerindeki farklılıklar bunda etkili olacaktır.

Köpeklerin beyinlerinin farklı dillere nasıl tepki verdiğini inceleyen yeni bir araştırmaya göre, farklı bir dile sahip yabancı bir ülkeye taşındıysanız ve köpeğinizi götürdüyseniz, sevgili arkadaşınız muhtemelen taşındığınız yeni ülkenin dilindeki emirleri yerine getirmekte zorlanacaktır.

MRI taramaları, köpeklerin beyinlerinin tanıdık ve yabancı diller arasında ayrım yapabildiğini gösterdi ve bu da onları, bunu yapabilen bilinen ilk ve tek insan olmayan hayvanlar haline getirdi. NeuroImage dergisinde 12 Aralık 2021’de çevrimiçi olarak yayınlanan yeni çalışma, Meksika’dan köpeği Kun-kun ile Budapeşte’ye yeni taşınan ve Macaristan’daki Eötvös Loránd Üniversitesi’nde nörobiyolog olan baş yazar Laura Cuaya tarafından kaleme alındı.

Cuaya, Live Science’a verdiği demeçte, “Budapeşte’deki insanların köpeklere karşı oldukça iyi olduğunu ve sık sık Kun-Kun ile yaklaşıp konuştuğunu keşfettik.” “Kun-kun insanlarla yakından ilgilenmeye alışkın ve Budapeşte’deki insanların farklı bir dil konuştuğunun farkında olup olmadığını merak ettim.”

Cuaya ve meslektaşları, Kun-Kun da dahil olmak üzere 18 köpeğe beyinlerinin taranabilmesi için bir MRI tarayıcısında hareketsiz durmayı öğretti. Köpekler taranırken, araştırmacılar üç farklı kayıt oynattılar: popüler çocuk kitabı “Küçük Prens”ten İspanyolca bir okuma; aynı kitaptan bir Macar okuması; ve konuşmaya hiç benzemeyen bir dizi insan sesi. Tüm köpekler iki dilden sadece birine maruz kalmışlardı, bu da birine aşina oldukları ve diğerini bilmedikleri anlamına geliyordu.

Araştırmacılara göre, beyin taramaları, köpeklerin sadece konuşma ve konuşma olmayanları net bir şekilde ayırt edebildiklerini değil, aynı zamanda bilinen ve bilinmeyen dillere farklı tepkiler verdiklerini ortaya çıkardı.

Araştırmacılar, köpeklerin beyinlerindeki birincil işitsel korteks ve ikincil işitsel korteksin (her ikisi de kafatasındaki kulak seviyesinin etrafındaki temporal korteksin içinde yer alır) köpeklerin konuşmayı iki aşamada işlemesine olanak tanıdığını ve bu işlemin “hiyerarşi işleme olarak bilinen bir süreç olduğunu” kabul ediyorlar. Cuaya; “Ana işitsel korteks, konuşma ve konuşma dışı sesleri ayırt eder” diye açıkladı. “İkincil işitsel korteks daha sonra tanıdık ve tanıdık olmayan diller arasındaki ayrımı yapar.”

Ek olarak, araştırmacılar, yaşlı köpeklerin beyninin ikincil işitsel korteksinde daha fazla aktiviteye sahip olduğunu keşfettiler, bu da tanıdık ve yabancı dilleri ayırt etmede genç köpeklerden daha iyi olduklarını düşündürdü. Cuaya, “Ben yaşlı köpeklerin dilleri ayırt etmede daha iyi olmasının birincil nedeninin dile daha uzun maruz kalmaları olduğuna inanıyorum.” “Yaşlı köpekler, insanların konuşmalarını dinlemek için daha çok zamana sahip oldular.”

Uzmanlara göre, insan dillerini ayırt edebilen tek hayvan köpekler değil. Cuaya, “Beyin, örüntü tanıma konusunda inanılmaz derecede ustadır ve her dilin benzersiz bir ses ve örüntü seti vardır” dedi. “Yeterli eğitimle, birçok hayvanın beyni bu kalıpları tespit edebilmelidir.”

Köpekleri diğer hayvanlardan ayıran şey, insan dillerini ayırt etmek için eğitim gerektirmemeleridir. Cuaya, “Beyinleri, değişikliği kendiliğinden, belki de evcilleştirmenin bir sonucu olarak tanımladı” diyor. “Birçok yaratık, çeşitli insan dillerini ayırt etme yeteneğine sahip olsa da, köpekler bizi duymaya açık olan birkaç kişiden biridir.”

Live Science’a göre, geçmiş araştırmalar, köpeklerin insanların kendilerine yalan söylediğini tespit edebildiğini göstermiştir.

Cuaya, çalışmanın bulgularına “şaşırmıştı”, ancak birçok insanın köpek arkadaşlarımızın zekasını hafife aldığına inanıyor.

Cuaya, “Köpeklerle olan deneyimim, onların sosyal çevrelerinin ve içinde meydana gelen her şeyin sürekli olarak farkında olduklarını gösterdi” dedi. “Köpeklerin bizi sandığımızdan daha iyi anladığına inanıyorum.”