Psikopat ve Sosyopat Arasındaki Fark Nedir? Bu İkisinin Narsistten Farkı Nedir?
Konuyu basitçe ifade etmek gerekirse, psikopatlar doğuştan ve sosyopatlar yaşam koşullarıyla ve toplum etkisiyle evrilen hastalıklardır. Genellikle narsistik kişilik bozukluğu (NPD) ile birçok ortak özelliklere sahiptir.
Psikopat ve sosyopatların özellikleri
Psikopat ve sosyopat, patolojik olarak suça veya şiddet içerikli davranışlara meyilli olan ve başkalarının duygularını veya çıkarlarını dikkate almayan ve işlediği suçlardan dolayı pişmanlık veya suçluluk duymayan kişileri tanımlamak için yaygın olarak birbirinin yerine kullanılır. Bu terimler bilimsel literatürde de kullanılmakla birlikte (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı veya DSM dahil), iyi tanımlanmamıştır; ruh sağlığı uzmanları hem psikopatiyi hem de sosyopatiyi Antisosyal Kişilik Bozukluğu türü olarak görmektedir. Her iki rahatsızlık da bazı karakteristik özelliklerle ayırt edilmekle birlikte, her ikisinin de birçok ortak özelliği bulunmaktadır.
O halde hem psikopati hem de sosyopati, aşağıdaki alışılmış veya sürekli davranışlardan üçü veya daha fazlasıyla kendini gösteren, başkalarının haklarını hiçe sayma ve ihlal etme kalıbı ile karakterize edilir:
- Ceza yasalarının ciddi şekilde ihlal edilmesi;
- Kişisel kazanç veya zevk için yalan söyleme, dolandırıcılık veya hile dahil olmak üzere hilekarlık;
- Dürtüsellik veya önceden plan yapmama;
- Genellikle fiziksel saldırılarla sonuçlanan sinirlilik ve saldırganlık;
- Kendisinin veya başkalarının güvenliğini umursamama;
- İş ve aileyle ilgili görevler ve mali yükümlülükler dahil olmak üzere önemli yetişkin sorumluluklarını yerine getirememe;
- Kişinin eylemlerinin diğer insanlara verdiği ciddi zarar veya sıkıntıya ilişkin anlamlı bir pişmanlık veya suçluluk duygusunun olmaması – tam bir kayıtsızlık hali mevcuttur.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu ile ilişkili diğer özellikler ise belirgin bir empati eksikliği; başkalarının haklarını, çıkarlarını veya duygularını küçümseme eğilimi; ve aşırı derecede yüksek bir özgüven, yani kibir, kendini beğenmişlik veya ukalalık olarak sıralanabilir.
Psikologlar ve psikiyatristler, Antisosyal Kişilik Bozukluğunun tanımı gereği uzun yıllar boyunca devam eden bir durum olması ve çocukların kişiliklerinin sürekli olarak gelişmesi nedeniyle çocuklarda doğru bir şekilde teşhis edilmesinin zor olduğunu belirtmektedir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu görülen yetişkinler tipik olarak çocukken davranış bozukluğu olarak adlandırılan ve genellikle insanlara veya hayvanlara karşı saldırgan davranışlar, mülke zarar verme, hilekarlık veya hırsızlık ve yasaların ve normların ciddi şekilde ihlal edilmesi ile karakterize edilen davranış bozukluğu sergilemişlerdir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu görülen kişiler arasında psikopat olarak adlandırılanlar, başkalarıyla gerçek duygusal bağlar kurmada neredeyse tam bir yetersizlik; psikopatın kendisine fayda sağlamak için alaycı bir şekilde istismar ettiği veya manipüle ettiği yapay ve sığ ilişkiler kurma eğilimi; başkalarına geveze ve hatta çekici görünme yeteneği; bazı psikopatlarda normal bir iş ve aile hayatı görünümünü sürdürme yeteneği ve tespit edilmekten kaçınmak için suç faaliyetlerini dikkatlice planlama eğilimi ile ayırt edilir. Bunun aksine, sosyopatlar genellikle bir ya da birkaç kişi ya da gruba yakın bir bağlılık geliştirebilirler, ancak onlar da genellikle ilişki kurmakta ciddi zorluklar yaşarlar. Sosyopatlar genelde normal bir iş veya aile hayatına en ufak bir yakınlık bile gösteremezler ve psikopatlara kıyasla son derece dürtüsel ve dengesizdirler ayrıca öfke veya şiddet patlamalarına daha yatkındırlar. Buna bağlı olarak, suç faaliyetleri dikkatlice planlanmış olmaktan ziyade anlık olma eğilimindedir.
Psikopati ve sosyopatinin gelişiminde hem biyolojik hem de çevresel faktörler rol oynasa da, psikopatinin esas olarak genetik veya kalıtsal bir durum olduğu, özellikle de beynin duygusal düzenleme ve dürtü kontrolünden sorumlu bölümlerinin az gelişmiş olmasıyla ilgili olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Sosyopatinin en önemli nedenleri ise fiziksel veya duygusal istismar ya da çocukluk döneminde yaşanan ciddi travmalardır. Konuyu basitçe ifade etmek gerekirse, psikopatlar doğar ve sosyopatlar oluşur.
Hem psikopati ve sosyopati hem de genel olarak Antisosyal Kişilik Bozukluğu, genellikle narsist olarak adlandırılan kişiler tarafından sergilenen narsistik kişilik bozukluğu (NPD) ile ortak özelliklere sahiptir. Antisosyal Kişilik Bozukluğu olan kişiler gibi, narsistler de genellikle empatiden yoksundur ve kendileri hakkında gerçekçi olmayan yüksek fikirlere sahip olma eğilimindedir ve psikopatlar gibi narsistler de sığ ilişkiler kurma, başkalarını sömürme ve manipüle etme, geveze ve yüzeysel olarak çekici olma eğilimindedir. Bununla birlikte, Antisosyal Kişilik Bozukluğu olan birçok kişinin aksine, narsistler genellikle dürtüsel, saldırgan veya alışkanlık olarak aldatıcı değildir. Karakteristik olarak çocuklukta davranış bozukluğu veya yetişkinlikte suç davranışı da göstermezler. Narsisistler ayrıca karakteristik olarak başkalarının hayranlığına, saygısına veya kıskançlığına zorlayıcı bir ihtiyaç duyarlar ki bu Antisosyal Kişilik Bozukluğu görülen kişilerde görülmeyen bir özelliktir.
Bir cevap bırakın